Hayatı...

Hayatı...

Filibe doğumlu olan Ahmed Hilmi bu nedenle Filibeli Ahmed Hilmi olarak anılmıştır. Babasının görevi Şehbender (Konsolos) olması nedeni ile de Şehbenderzâde olarak anılır. İlk eğitimini Filibe'nin müftüsünden alan Ahmed Hilmi Bey, daha sonra ailesiyle birlikte İzmir'e taşınmıştır... 

18.09.2019 1339

İstanbul'da Galatasaray Lisesi'nde tamamladıktan sonra Düyûn-ı Umûmiyye'de çalışmaya başlamış ve Beyrut'a atanmıştır. Uğradığı haksızlıklar nedeniyle Beyrut'tan Mısır'a geçmiş, 1901'de tekrar İstanbul'a dönmüş fakat aynı nedenlerden dolayı Fizan'a sürgün edilmiştir. Bu seyahatlerini ve sürgün hayatını hicret olarak değerlendirmiş Filibeli Ahmed Hilmi Bey'in, bu sırada tasavvufa olan ilgisi artmış, bu dönemlerde özellikle Vahdet-i Vücûd ve İlahî Aşk düşüncesine yönelmeye başlamıştır. Sonuç olarak hayatının bu döneminden sonra özümsemiş olduğu tasavvufî yönü fikirlerini büyük oranda etkilemiştir.

Meşrutiyetin ilânıyla 1908'de İstanbul'a dönmüştür. Burada İttihad-ı İslâm adlı bir haftalık gazete çıkarmış, aynı zamanda başka gazetelerde de yazmaya devam etmiştir. 1910'da, ayrıca Hikmet isimli bir haftalık gazete yayımlamaya başlamış, yine aynı yıl Hikmet Matbaa-yi İslâmiyesi'ni kurmuştur. Denilebilir ki, bir dönem desteklediği İttihâd ve Terâkki Cemiyeti'ni bu yıllarda eleştirmeye başlamıştır. Düşüncelerini, özellikle modern bilimler ile İslâm kültür ve medeniyetinin çatışmadığı, tersine uyumlu olduğu üzerine yoğunlaştırmıştır. Bu etkin kültür faaliyetleri nedeni ile özelikle Batılı ve sömürgeci odaklar tarafından düşman olarak görülmüştür. Filibeli Ahmed Hilmi'nin gazetesinden ve fikirlerinden rahatsız olanlar ilk başta gazetesini kapatmışlar, ardından şâibeli bir şekilde zehirleyerek öldürmüşler ve böylece son dönem Osmanlı fikir ve düşünce iklimini adeta felce uğratmışlardır...